AKP'nin düşüşe geçtiği 2015 seçimi sonrası onun yerini doldurması olası görülebilecek İYİP, ardından çıkışı itibariyle bu konuda daha da iddialı DEVA ve GP siyaset sahnesinde yer aldılar. Öyle ki DEVA ve GP anketlerde kayda değer artışı bir türlü yakalayamadı ve seçim pusulasına bile giremediler. Aslında İYİP de bir türlü patlama yapamayınca geçtiğimiz 2023 genel seçiminde muhalefet %50+1 çoğunluğa yaklaşmış sayılsa dahi, ulaşamadı ve seçimi kaybetti. Oysaki 2023 seçiminde büyük partilerin hepsi AKP, MHP, YSP (2018'deki HDP) az da olsa İYİP partisel çeşitliliğin son derece arttığı bu seçimde bir öncekine göre oy kaybederken CHP bir miktar oy arttırmıştı. Geçen yıl yine bu blogta yazdığım yazıda da görüleceği gibi:
2018’de seçime ittifak dışı ve kendi listesiyle giren Hüda Par dahil Cumhur ittifakı partileri %54 iken bugün bu oran %49.5’e düşmüş. İktidar blokunun toplam oyunda yaklaşık %4.5’luk bir kayıp söz konusu. Bu tamamen ittifak dışına çıkan %4.5’a yakın oyun aslan payını CHP ve Zafer Partisi kapmış.
Yukarıda alıntıladığım bir parçasını gördüğünüz o yazıda muhalefetin kazanmasına yetmeyip sadece seçimi ikinci tura taşımasına yarayan cumhur ittifakından %4.5'lik kaybın ezici çoğunluğunu CHP ve ZP'nin kaptığından bahsetmiştim. Bu oyların o dönem DEVA,GP, DP ve zaten hali hazırda en az %1 ve üzeri oyu olduğu düşünülen SP seçmeninin katkısıyla geldiği akla yatkındı -ki bu partilere verilen vekilliklere göre bu oranın son derece düşük olduğu açıktı-. Ancak geçtiğimiz yerel seçimde bu partiler tahmin edildiği kadar oylar alırken seçime ittifaksız giren CHP, belediye başkanlıklarında oyların %37.8'ini, il genel meclisinde de %34,5'ini alarak AKP'yi ilk kez birincilik tahtından etti ve önemli bir psikolojik üstünlük kazandı. Kuşkusuz ki bu sonuçlar benim konuştuğum ticaret erbabı gibi kişilerin dediği gibi toplumda azımsanmayacak bir kesimin koalisyon yerine bir partinin güçlenip iktidarı almasını arzu ettiğini gösteriyor olabilir mi? O parti de kimilerinin bir zamanlar umut ettiği İYİP veya DEVA olamadığı için yıllardır en azından gücünü koruyan zaten az da olsa iktidar blokundan oy koparmaya başlayan CHP oldu. Yaşadığımızın bir yerel seçim olduğu ve kimliksel-ideolojik oy kullanımının esneme potansiyelinin genel seçime göre daha yüksek olduğu hesaba katılmak zorunda olsa da CHP'nin hem genel hem yerel seçimlerde yıllardır ilmek ilmek ördüğü görünmez bir yükselişin ilk kez görünür olduğu açık, bir eşiğin aşıldığı açık. Bundan sonra CHP'nin bu yükselişi genel seçime ne ölçüde yansıtacağı merak konusu, kuşkusuz ki normal şartlarda bu sonuç genel seçime de bir biçimde yansıyacak ama bu yansıma ne ölçüde olacak. Genel seçimde bizim ticaret erbabı gibi düşünen kimseler yine İstanbul gibi büyükşehirlerle sınırlı kalır da iç bölgelerde kimliksel oy kullanımında kayda değer değişim görülmezse bu sonuçlar bir hayal kırıklığına da dönüşebilir. Örneğin CHP'nin bir sonraki genel seçimde %30 oy alması tarihsel verilere bakıldığında başarı sayılabilecek iken bu seçimlerden sonra pek de başarı sayılmayacağı aşikar. Üstelik başkanlık sistemi sürdüğü sürece, bambaşka dinamikler, ittifaklar devreye girebilir. Bir parti seçimden %30 oy alıp seçimden birinci çıkarken, partinin desteklediği aday diğer ittifak ortaklarının desteği yeterli olmadığında %50+1'i bulamayabilir. Böyle bir olasılık yok değil. Unutulmasın ki o meşhur 5 Haziran 1977 genel seçiminde CHP, İstanbul'da %58.2 alırken, Türkiye'de %41,4'te kaldı ve az sayılabilecek bir farkla tek başına iktidar olmayı kaçırdı, ülke adeta iktidarsız kaldı ve çatışma ortamı 1978'de bir iç savaşa evrildi, süreç sıkıyönetim ve darbe ile sonuçlandı. Kendime hep sorarım, acaba o seçimde halkımız İstanbul gibi kentlerde yeterince teveccüh gösterdiği CHP'ye o teveccühü kırsalda da biraz daha gösterse ve bir ilki gerçekleştirip serbest seçimlerle ülke yönetimini CHP'ye teslim etse 1980 darbesi gerçekleşir miydi? Mesela Suavi Aydın ve Yüksel Taşkın'da o dönem en azından CHP-AP koalisyonu gerçekleştirilebilseydi ordunun darbeye başvur(a)mayacağı düşüncesinin izleri yakalanabilir. Diğer yandan Ecevit, 11 Aralık 1977'de gerçekleşen yerel seçimde de açık biçimde birinci parti çıktıktan sonra Florya'daki Güneş Motel'de gizli bir toplantıyla AP vekillerine protokol imzalatıp onları CHP'ye çekmiş, onlara bakanlık vermiş ve aslında kısa süreliğine de olsa bir tür CHP-AP koalisyonu yaşanmıştır ama bu girişimlerin zorlama olduğu ve yürümediği de görülmüştür. Sağ-sol çatışmalarının zirve yaptığı o dönem hadi diyelim sağlıklı bir CHP-AP koalisyonu zordu ve başarılamadı ama keşke halkımız 1977 genel seçiminde tarihte birçok kez yaptığı gibi istikrar için iktidara en yakın partiyi, o yıllarda bu açık ki CHP'dir, en azından bir kereliğine iktidara taşısaydı ama yapmadı. Bakalım halkımız yıllardır yavaş da olsa sekülerleşmekte olan sosyolojinin de katkısıyla nereden baksak 80 yıla varan kimliksel bariyeri aşıp CHP'ye ülkenin yönetimini teslim edecek mi? Kuşkusuz bir kez daha tarihsel bir eşikteyiz. İzleyeceğiz ve göreceğiz.
Şimdi gelelim 31 Mart 2024 seçimine. Bu yazıyı yazmak için ilçe bazlı iki analizi bekledim. Bu kez çıkarım yapmak haliyle genel seçime göre daha zor gözükse de iki analiz birbiriyle uyumlu sayılabilir. Seçimden sonraki günlerde CHP'nin yükselişinde İYİP ve DEM gibi muhalefet partilerinin oylarını güçlü aktörde birleştirdiği, bir nevi geçen yıl Kılıçdaroğlu'nda birleşen kitlenin büyük ölçüde bu seçimde CHP'ye oy attığı aynı zamanda geçen yıl cumhur ittifakına oy atanların ise ciddi sayılabilecek ölçüde sandığa gitmediği için CHP'nin birinci parti olduğu görüşü yaygındı. Ancak ekolojik çıkarım yöntemiyle gerçekleşen ilçe bazlı analizler bunun tam olarak öyle olmadığını gösteriyor. 2023 genel seçiminde AKP'ye oy atanların 1 milyon 500 bini (yaklaşık %3) bu seçimde CHP'ye oy atmış, İYİP'e oy atanların ise 1 milyonu (yaklaşık %2) CHP'ye oy atmış. Böylece aslında geçen yıl DEVA, GP, SP gibi partilerin etkisiyle az da olsa CHP'ye geçmeye başladığı düşünülebilecek oyların bu partilerden bağımsız biçimde ve çok daha güçlü şekilde CHP'ye geldiği anlaşılıyor. Böylece 2023 seçiminde iktidar blokundan geldiği düşünülen kabaca %1'in üzerindeki oyun (yeni seçmen ve sandığa gitmeyenler eklendiğinde %2 civarına çıkıyordu) üzerine bu seçimde en az %3 eklendi (burada ise yeni seçmen değerlendirilmedi salt 2023'te iktidar blokuna oy atanlar baz alındı). İki seçimde yeni seçmen işin içine katılmadığında dahi sadece daha önce iktidar blokuna oy atanlar hesaplanırsa 2023 ve 2024'te çoğunluğu ise 2024 seçiminde olmak üzere toplamda iktidar blokundan CHP'ye gelen en az %4'lük (%1 + %3) bir oy var. İktidar blokunda artış gösteren sandığa gitmeme durumu da eklenirse bu oran daha da yükselir. Muhalefet blokuna bakıldığındaysa bu seçimde İYİP'ten gelen yaklaşık %2'nin yanına DEM ve TİP gibi sol muhalefetten gelen oyları da eklediğinizde CHP'nin yerel seçim başarısı daha iyi açıklanmış oluyor.
Dipnot
* Yanlış anlaşılma olmaması için vurgulamakta yarar var. %2 derken kastettiğimiz şudur: Örneğin İYİP'in 2023 genel seçiminde yurt içi oyu kaçtı,%9.9. O zamanki %9.9'u oluşturanlar içinden yaklaşık %2'sinin sandığa gidip bu kez CHP'ye oy attığı tahmin ediliyor. Partilerin kendi oy ağırlıkları düşüldüğünde bu ciddi bir orandır. Bu 2023'te İYİP'e oy atanların yaklaşık %20'si yine sandığa gidip oradan kopup bu kez CHP'ye oy attığı anlamına gelir.